-

"Doğrudan sunduğumuz desteğin toplam tutarı 40 milyar lirayı aştı"

Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehre Zümrüt Selçuk, "Temel hedefimiz istihdamı, çalışanlarımızı ve işverenlerimizi korumak olduğu için kısa çalışma ödeneği, fesih...

"Doğrudan sunduğumuz desteğin toplam tutarı 40 milyar lirayı aştı"
08 Şubat 2021 - 16:10 - Güncelleme: 08 Şubat 2021 - 16:10
Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehre Zümrüt Selçuk, "Temel hedefimiz istihdamı, çalışanlarımızı ve işverenlerimizi korumak olduğu için kısa çalışma ödeneği, fesih kısıtı, nakdi ücret desteği, normalleşme desteği gibi etkin uygulamalarımızla hem çalışanlarımızı hem de ailelerini korumaya çalıştık. Bu noktada doğrudan sunduğumuz desteğin toplam tutarı 40 milyar lirayı aştı" ifadelerine yer verdi.

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, KADEM tarafından canlı bağlantı yoluyla düzenlenen "Pandemi Psikolojisinde Aile Paneli" isimli panelde konuştu.

Bakan Selçuk, Ender, olağandışı bir dönemden geçildiğini, salgının küresel boyutlarına bakıldığında tarihin hiç bir döneminde görülmeyen hızda ve çapta yayıldığını belirtti.

Geçilen bir yıl zarfında dünyadaki vaka sayısı 100 milyonu hayatını kaybeden insan sayısının ise 2 milyonu geçtiğini bildiren Bakan Selçuk, "Ülkemizde vaka sayısı 2 buçuk milyonu buldu. Biz bu kadar hızla yayılan bir salgınla mücadele tüm dünya için ön görülemeyen çok zorlu bir süreç. Türkiye olarak bu süreci en az zararla atlatmak için sağlıktan eğitime istihdamdan sosyal yardımlara kadar kapsamlı tedbirler aldık ve almaya da devam ediyoruz. Tüm kamu kurumlarımızın özel sektörün sivil toplum kuruluşlarımızın, üniversitelerimizin, medyamızın iş birliği içinde bütüncül bir yaklaşım sergilenmesi salgınla etkin mücadele olması önemli. Dolayısıyla da salgının etkileriyle bu şekilde bütüncül bir yaklaşımla mücadele edebileceğimize inanıyoruz" diye konuştu.

Salgının etkilerinin yalnızca can güvenliğiyle sınır olmadığını Belirten Bakan Selçuk, "Tüm dünyadaki belirsizlik ekonomide negatif etkilerinin sebebiyle de kaygı düzeylerinin artmasına ve hem bireysel hem toplumsal olarak pandemi psikolojisi olarak da nitelendirebileceğimiz travmatik bir boyuta yol açtı bu salgın. Bu konuda da hem ulusal hem uluslararası araştırmalar ve anketler bize insanların bireylerin ve toplumun esenlik iyi hissediş hallerinin değişim konusunda da çeşitli bilgiler sunuyor. Baktığımız zaman anketlerin çoğunda huzursuzluğun arttığını uyku kalitesinin bozulduğunu gündelik işleri yapamaz hale geldiğini bir virüs kapma korkusu yaşandığını hayatın üzerinde kontrol duygusunu kaybettiğini ifade eden anketler var. Dolayısılya da bizler toplumda biz geniş çaplı bir afet olarak da ele alabileceğimiz bu salgın travmatik etkilerinin kalıcı sorunlara meydan vermemesi için de hep beraber gayret etmeliyiz. Toplum psikolojisini güçlü tutacak bir sorumluluk şuuruyla hareket etmeliyiz. Salgın toplumun toplumun bütün kesimlerini tedirgin etmekle beraber bilhassa dezavantajlı ve kırılgan nitelikli gruplar üzerinde daha yoğun daha ağır etkilere sahip. Bu kırılgan gruplar da bir anlamda salgın psikolojisinin ana hatalarını oluşturuyor. dolayısıyla çocuklarımız, kadınlarımız, engellilerimiz, yaşlılarımız ve bütün bu süreçlerde iş arayanlarımız tüm bu süreçlerdeki dezavantajlı gruplarımızı da biz sosyal kurumlar altına almak durumundayız. Biz de bakanlık olarak ve hükümet olarak bu bütün dezavantajlı gruplarımızı koruma altına almayı hedefleyen bütüncül yaklaşımlar bütüncül tedbirler almaya gayret ettik salgın boyunca" şeklinde konuştu.

Bakan Selçuk toplumsal dinamiklerin gücünün bu dönemde ayrı bir öneme sahip olduğunu ve aile kurumunun sosyal psikolojik işlevinin tüm boyutlarıyla ortaya çıktığını aktardı.

TÜİK'in açıkladığı verilere göre vatandaşların yüzde 75'inin kendini en çok ailelerinin yanlarında mutlu hissetiklerini söyleyen Bakan Selçuk şunları kaydetti:

"Salgının yol açtığı bütün olumsuzluklara rağmen aile kurumu toplumun taşıyıcı direklerinden biri olma görevini sürdürüyor. Biz bütün çalışmalarda da bunu görüyoruz. Sağlam aile yapımız salgınla başa çıkma konusunda da bizim için güç kaynağı oluşturdu. Bir kez daha bu salgın süreci bize aile değerlerimizin önemini bir kez daha hatırlattı. Onun haricinde de virüsün tabii ki can güvenliğimiz açısından fiziksel sağlığımız açısından ve psikolojik, toplumsal travmalara sebep olması açısından olumsuzluk etkilerini konuşurken buradan bunun nasıl aile değerlerimizin tekrar önemini hatırlatmak ve kadim değerlerimize tekrar dönmek anlamında acaba nasıl değerlendirebileceğimizi de konuşmalıyız. Çünkü virüs bize şunu da hatırlattı. Bir bakıma bir mesaj da hayatı biraz durdurma biraz yavaşlatma kendi özümüze dönebilme ailelerimize daha fazla zaman geçirebilme anlamında bütün kısıtlamaların sonucunda baktık ki ailelerimiz birbiriyle daha fazla daha kaliteli zamanlar geçirebildiler. Bunun da olumlu etkileri de oldu. Dolayısıyla da bu salgın etkilerinin konuşurken hem bize olan negatif etkilerini negatif olduğunu düşündüğümüz kısıtlamaların bize bütünlük sağlamak aile değerlerimize tekrar göz önünde tutmak kadim değerlerimizi hatırlatmak adına sağladığı fırsatları da konuşmamız gerektiğine inanıyorum. Yapılan anket araştırmalarında da aile bağlarının da daha fazla güçlendiğini söyleyen anketler de, çalışmalar da yayınlandı. Dolayısıyla da biz bu süreçlere de beraberce bütüncül olarak da değerlendirmek gerektiğine inanıyorum".

Bakan Selçuk, sosyal kalkınmayı gerçekleştirmeyi ve sosyal refahı artırılmasının amaçlandığını ifade ederek şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz sosyal devleti her zaman toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın kurumsal bir ifadesi olarak görüyoruz. Son 18 yılda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde devletimiz, gerçek anlamda bir sosyal devlet haline geldi. Nihai hedefimiz, mutlu birey, uyumlu aile ve müreffeh toplum. Dolayısıyla salgın sürecinde de bütün hizmetlerimizi çalışma hayatı, sosyal hizmetler, sosyal yardım ve sosyal güvenlik başlıkları altında toparladık. Bu alanda da salgınla mücadelemizi devam ettirdik. Temel hedefimiz istihdamı, çalışanlarımızı ve işverenlerimizi korumak olduğu için kısa çalışma ödeneği, fesih kısıtı, nakdi ücret desteği, normalleşme desteği gibi etkin uygulamalarımızla hem çalışanlarımızı hem de ailelerini korumaya çalıştık. Bu noktada doğrudan sunduğumuz desteğin toplam tutarı 40 milyar lirayı aştı. Yine vatandaşlarımıza sosyal güvenlik uygulamalarımızla destek olmaya çalıştık. Bu süreç aslında bize Genel Sağlık Sigortası sistemimizin ne kadar önemli olduğunu da gösterdi. Bugün hiçbir vatandaşımız sağlık hizmeti alamayacağı endişesi taşımıyor. Kovid-19 kapsamındaki test, tedavi ve aşılama hizmetleri vatandaşlarımız için güven oluşturdu. GSS kapsamındaki bütün Kovid-19 ödemelerimiz 6,5 milyara ulaşmış durumda."


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum