-
Galip SEVİNDİR

Galip SEVİNDİR

[email protected]

Ölüm Ucuz Ölüm Penç Panot

02 Ocak 2012 - 11:04


“Kaçakçı” deyince;
Nedense akıllarına, bin bir türlü hinlik geldi
“Twitter”lerde,” Facebook”larda,  bilmem  nerelerde,
“Kaçakçılık ne zamandan beri yasal, ne zamandan beri hoş görülür oldu” diye başlayıp “Oh olsun!” diye bitirdiler. Bir insanın yazamayacağı şeyleri “fikir” adı altında yazdılar.
Ölü bedenler üzerinden fütursuzca mesaj yayınladılar.
Aslında kinlerini döktüler.
İçlerindeki iflah olmaz, bir yerlerinde gizli sakladıkları “faşizan” duygularını harekete geçirdiler.
Şu internet denen dünya, bu gibi cahil cühelanın slogan mektebi haline geldi.
 
İçlerinde,” vergi kaçıran” milyonları görmediler hiçbir zaman,
Hatta onlara “Patron” dediler,”İşveren” dediler,”Holding “dediler,”Beyefendi” dediler..Bilmem ne dediler.
Trilyonları kaçıran baronlara ”plaket”, bilmem ne başarı ödülü verdiler.
Zavallı bir grup çocuk, on paket sigarayı sınırın öte tarafından  “üç liraya” alıp, bu tarafta “beş liraya” satınca, isimlerini iflah olmaz kaçakçıya çıkardılar.
Ölümün en acı şeklini, kurdukları “ama” lı cümlelerle onlara reva gördüler.
Vergi kaçıranlara, devleti soyup “Beyt-ül mal”dan kaçıranlara, rüşvetle milletin cebindeki parayı alıp kaçıranlara; “Beyefendi'lik", bir bidon mazot kaçıranlara dağ başında “en acı ölümü” reva gördüler. 
Silah kaçıranlara, eroin/esrar kaçıranlara, şehrin ortasında eşkıya’lık  yapıp adam kaçıranlara, yolda yürüyen zavallı kadınların çantalarını alıp kaçıranlara, evlere girip çoluk çocuğun nafakalarını çalıp kaçıranlara; elini kolunu sallayıp gezmeyi,
Bir poşet tütün kaçıranlara “Oh olsun!” u reva gördüler. 
Devleti, çalıp çırpıp kaçıranların cenazelerini Teşvikiye’de kortejlerde alkışlarken, bir şişe mazot kaçıranların cenazeleri saman istifi gibi traktörlere yükleyip, arkasından “Yuh!” diye yazıp alkış tuttular.  
 
Utanmadan sıkılmadan birbirlerine mesaj yolladılar. Hem de kardeşlik adına yolladılar.
Okurken insanlığımdan utandım.
Okurken midem bulandı.
Okurken içim parçalandı
Ölümün “ama” sını  yazanları oldum olası sevmedim, sevemedim.
Dağ başında vurulan , Yirmi yaşındaki her bir fidan asker için el ovulup yazılan faşizan mesajları, bu sefer kendileri yazdılar.
Ne gerçekten Türk olabildiler, ne de gerçekten Kürt..
Kardeşliği, ağızlarında bir sakızdan öteye götüremediler.
Birbirlerinin ölülerinin üzerinden, alkış tutmaya kalkıştılar şimdiler de.
“Sizinkileri biz daha iyi öldürdük. Yok canım o da iş mi? Biz daha beter yaptık” ilkelliğine girmeye başladılar.
Mikrofonu uzatsan iki kelime edemeyenler,bu ülke çocuklarının kanı üzerinden hamaset edebiyatı yapmaya başladılar, sosyal medya denen dünya üzerinden..
Hangisi bilecek Allah aşkına, aç yırtıcıların dahi uğramadığı dağlarda yaşamın ne olduğunu?
Hangisi bilecek, bu topraklarda babalarının çocuklarına harçlık diye cebindeki  mahcubiyeti  verdiğini?
Sarp kayalıkları ne zaman çatı diye tuttu bunlar, başlarına?
Ağaç yapraklarını, üstlerine örtü diye ne zaman örttü bunlar. Bilen var mı acaba?
Bir kaçak cigaranın, bir kaçak dumanı kadar yitip giden ömürleri,
Burada fukaralığın, anaların ak sütü gibi boğazlardan aktığını,
Nereden  bilecekler ?
 
Adları “Kaçakçı” ya çıkmış,
Ölümleri sudan ucuz, Ölümleri “penç  panot”
Ölümleri bir defter,bir kitap parası..
Sırtlarında bir torba tütün,
Gözleri kömür değil artık hiç birinin; ölüm karası
Ölümün her türlüsü helal kılınmış,neylersin..
Onlar,  bu yaşta ölümü oyuncak diye oynarken hep,
Ölümlerin “ama” sı da varmış, onu da öğrendik son yolculuklarında..
 
Bir Türk çocuğu öldüğünde, damalarımda hep “Kızılırmak” akar.Bir Kürt çocuğu öldüğünde, damarlarımda” Dicle” akar,damarlarımda “Fırat”..
Tıpkı, çocuklarımın damarında akan her iki kan gibi.
Hiçbir canlının ölümüne sevinmedim, sevinemem. Her bir ölüm, dünyaları yıkar gider başıma.
Bazen anlatırım, bazen kaskatı kesilir, anlatamam..Bazen ağlarım ,bazen kurur gözpınarlarım ağlayamam..
 
Siz ey! Irkçılığı kafataslarında yoğurup, hamur gibi çiğneyen kuru gürültü bezirganları;
Bırakın artık,sular yatağında,kanlar damarlarda aksın..
Bırakın artık, bu kadim topraklar kardeşliği geri çağırsın..
Bırakın, türkülerle stranlar birlikte söylensin, “Aşık”larla “Dengbej”ler, avazını birlikte haykırsın..
Bırakın,Agit ile Yiğit, Kirkor ile Mehmet, birlikte kol kola gezsin.. 
Bırakın, cenazelerde birlikte ağlayıp yas tutsun Abla xecê ile Fatma Ana..
Bırakın bütün renkler bir arada açsın,bırakın baharın tüm renkleri hepimize yetsin..
Bırakın ölümün adı kahpe,
yaşamın adı “bahar”,yaşamın adı “nevroz” olsun.. 
 
Siz kalbi fesat yaratıklar, değmeyin ki; insan yaşasın..
Siz yüreği kararmış zavallılar, değmeyin ki; insanlık yaşasın..
Siz kan emiciler, çıkın aradan!
Birilerinin çocuklarının kanı, bilgisayarda oynadığınız oyunlardaki kana benzemez
Siz kendi oynaşlarınızla eğlenin durun,
Ortalığı kirletmeyin,
Ölümü konuşmak, sizin neyinize..
 
 
                                                   

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 10 Yorum
  • Faruk AKTEPE
    12 yıl önce
    Galipcığım sızı dyarlılığınızdan dolayı yazdığınız yazı için tebrik ederim. Acaba Milletvekilliği yapıp bir kenara cekilenler ve hiç bir hemşerisini bile tanımıyanlar hiç yazınızdan dolayı utanırlarmı S.A
  • Suat Mehmethanoğlu
    12 yıl önce
    Biz insanız.... Mevki, makam, şan şöhert, para, mal, mülk uğruna öldürürüz. Bize yumruk atana çekinmeden silah çeker öldürürüz. Lafmı dokundurdun, kötü sözmü söyledin, acımadan linç ederiz. Acaba sözüm ona bu tür insanlardan daha vahşi bir varlık varmıdır? Vahşi bir hayvan bile karnı aç olduğu sürece vahşidir, yırtıcıdır. Ama insanoğlunun karnı tok olsa bile vahşidir, acımasızdır. Menfaat ve çıkar söz konusu olunca yanıbaşımızdaki en yakın dostumuzu bile unutuveririrz. Elbetteki insan gibi insan olan insanları ayrı tutuyorum. Şöyle dünyaya baktığımızda birçok ülkeler sömürülerini yapabilmek için acımadan başka ülkelerin insanlarını katledebiliyorlar. Bu ülkelerle ilgili örnekleri sayarsak buraya saatlerce yazmamız gerekiyor. Yönetime kızarsak biz seçtik, baş tacı ettiğimiz seçtiklerimiz bizleri ayaklar altına halı yaptılar. Ne diyeyim meydan vahşiye av, garibana çile alanı olmuş. Allah insan gibi insan olan insanlara yardım etsin.
  • Erdal CIĞAL
    12 yıl önce
    Hatırlarmısın bilmem ilkokulda iken Bayrak şiirini okumuştun 23 Nisan merasimlerinde.Çocukluğumuzda bile göğsümüz kabarmış,duygulanmış ve gözlerimiz yaşarmıştı. Milleti, millet yapan Bayrağın konu edildiği o müthiş şiir okunuyordu çünkü. Şimdi aynı bayrak altında o masum gençlerin "ama" lar eklenerek katledilmesini de canımızın yandığı gibi, içimizden geçtiği gibi kaleme almışsın. Yüreğine sağlık kardeşim teşekkür ediyorum.
  • Mahmut ABİŞ
    12 yıl önce
    Sevgili dost;Kimi son derece modern bir hastanede hayatını kaybeder..Kimi de katırların sırtına yüklediği ekmek parasının peşindeyken kaybeder hayatını.Bu hayatın olağan gelişmelerindendir.Ancak bazende üç beş zibidinin ihtiras kavgasında sonlanır ya hayat.İşte acı olan budur.Lanet olsun kan üzerinden hayata tutunmaya çalışanlara.Son otuz yılı özetlemiş ve suskun dillere tercuman olmuşsun.Yüreğine sağlık.
  • kadim
    12 yıl önce
    Sayın Galip bey yazınızı okuyunca bir daha okumak geldi içimde her okuduğumda ayrı bir hüzün bastı beni. sizinde bas ettiğiniz gibi bu ülkede naylon faturacıları getirip bakan yapıp devletin parasıyla borcunu ödeyenleri bayrak töreniyle karşılarlardı yada devletin parasıyla yegenlerine kıredi aldırıp banka sahibi olan cumhurları zan edersem hiç kimse unutmamıştır kişiye özel kanunlar çıkartıp soyguncuların yolunu açtıklarından kimseden tık çıkmıyordu. ULUDERE ve benzeri yerlerde katır sırtında küçük alış verişler yapılıyor bunda her kesinde haberi var bu gariban insanlara bir terorist veya kaçakçıya yapılmıyan bir müdaleyle yerle bir etmen bir insan ayıbıdır bu düşüncelerimle hayatını kayıp edenlere allahtan rahmet diliyorum paylaşımınız içinde yüreyinize sağlık saygılarımla kadim.
  • Hasan SEKMEN
    12 yıl önce
    Kardeşi müthiş bir anlatım seni yüreğinden öpüyorum. umarım bu yerinde haykırışlar, feryatlar muhataplarına ulaşır akan kardeş kanını biran evvel ebedi durdururlar suçlu kim? istihbaratı kim yaptı? bombayı kim attı? zıkkımın peki gideni geri getirmez ki hatayı kim yaptı? vesaire vesaire peki sorirem doğruyu kim nasıl ve ne zaman yapacak iki gün önce 35 vatan evladı gök yüzünden yağan bombalarla paramparça iki gün sonra o gök yüzü yılbaşı kutlaması için atılan havai fişeklerle ışıl ışıl........ hangi soruşturma, araştırma hangi özür hangi tazminat bu acıyı acı kadar agır olan pervazsız ve kudurmuşcasına yapılan yılbaşı kutlamasını affettirir ha demezler mi be kardeşim bu ne perhiz bu ne lahana turşusu..... tek çare öz-dede söz-dede adalet adalet adalet samimiyet samimiyet samimiyet.
  • Fatih Mehmet DUMLU
    12 yıl önce
    Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip, tam su içecekken kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı. Köpek susamıştır ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktadır. Bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır. Sonunda köpek susuzluğa dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer. O anda bilge düşünür: -Benim bundan öğrendiğimm şu oldu,der. -Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. Kendi içinde büyüttüğü engellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir. Ama biraz daha düşününce aslında gerçek öğrendiği şeyin bundan farklı olduğunu görür.Hayatımız yapmış olduğumuz tercihlerin toplamından ibaretir de,Bizi insan kılan değerlerin çürümüşlüğünün,bizlere daha yaşatacağı çok bedel var gibi.Umalım ki insanlığımızı hiç unutmadan, güzel insan olarak yaşamak herkesin amacı olur Yüreğine sağlık...
  • Doğruya doğru
    12 yıl önce
    Tek soru sormak istiyorum Galip abi; Biliyorsunuz ki, haneniz tehdit altında, uzun zamandır bahçenizde dolaşan fasıklar, düşmanlar var. Her gece geçiyorlar, diğer düşmanlarınıza silah taşıyan çantalarla. Mecaz yapmıyorum, yaratan göstermesin, doğrudan kendi evinizi, kendi ailenizi, kendi güvenliğinizi düşünün; can güvenliğinizi. Yasa güvence de vermiş. Yaşamak için öldürmen mübah demiş, bu kez daha bir yakın düşman. Anlamışsın, bu gece gelmezlerse de, yarın bıçak boynuna dayanacak. Gece zifir karanlık, basıyorsun tetiğe, her hane nüfusun için bir can düşüyor yere. Düşmese keşke. Sabah gün ışıyınca anlıyorsun, mahallenin garip gurebası, bahçene saçılmış çöpleri toplarmış meğer, yarın hurdacıya satıp, evine "1 yerine 2 ekmek" götürebilmek için. Sana ait olanı çalmalarından, hududuna tecavüz etmelerinden geçelim beraber, Can hududuna yeltenenden ayırt edemeyecek kadar çaresizsen şayet, neyin hesabını sormalı sana...?
  • Cemalettin GÜZELBABA
    12 yıl önce
    Ne denir!... araf ardaya katılmaktan başka.....
  • araf arda
    12 yıl önce
    Hadi gel bu yazıya yorum yaz.kendimi siyasi argümana öyle alıştırmıştım ki biraz ikditara vuracaktım biraz ergenekona biraz kürt politakacılarına vurcaktım ki piyasada entelektüel varlığımı hisettireyim.Galip Bey öyle bir yazı yazmışsın ki ölenlerin insan olduğunu ve bir yaşam mücadelesi içindeyken böyle ölmeyi hak etmediğini hatırlattın.Düşündüm kendimi eleştirmeye karar verdim böyle ekonomik dengesizliğin olduğu bir ülkede bindiğim arabaya oturduğum eve lanet okudum hani bunları almak için verdiğim capayı adı zekat olsun yada paylaşım olsun ülkem insanlarına aktarabilseydim belki kardeşine bir kalem almak için kacağa gitmezdi 20 li yaşlardaki genç ve birlerinin ülkeye sahiplenme kavgasının kurbanıda olmazdı ama bilirim artık Ahmet ARİF te yok 35 canla ilgili şiir yazsın bizde romantik devrimci ortamlarda acıyı bilmeden okuyalım o şiir