-
Nihat GÖKSU

Nihat GÖKSU


Umutlarımız Yarına Kaldı

30 Aralık 2009 - 00:00

 
Yine yılbaşı ve yine bu yılbaşına kalan umutlarımız…
 
Umut fakirin ekmeğidir dememiş mi atalarımız. Eeeee… Hayal kurmak, umutlanmak parayla mı? Bilseler bu kadar umutlandığımızı onu da alacaklar elimizden. Tıpkı yıllar önce boğazdaki bir işadamının evine giren hırsızın para ile beraber işadamının oynadığı 15 milyar liralık sayısal loto gibi.
 
Dün akşam sirkeci garından tramvaya binmek için gelirken Nimet Abla Bayisinin önünde yine metrelerce kuyruk vardı. Umutları sonraki bahara kalanlardı kuyruktakiler. Memuru, işçisi, esnafı, zengini, öğrencisi, herkes oradaydı. Belki herkesin aklında 30 trilyonun hayali vardı ve herkes birbirleri ile konuşuyordu bu para vursa ne yaparsın?
 
Ben o hayalleri lise yıllarında kurmuştum. Topladığım harçlıklarla mutlaka her ayın 9-19-29 unda aldığım milli piyango biletleri sayesinde kurduğum onca hayal. Bu hayaller yıllarca sürdü gerçi. Küçücük tertemiz bir çocuğun hayalleri kadar temiz ve masum hayallerdi benimkisi . Artık hayallerim bu kadar küçük değil !!! Kocaman hayaller, hem de o kadar kocaman ki yıllarca il olmayı bekleyen Hınıs’ın belediye başkanının defalarca arkadaşlarımızın yazmasına rağmen yapamadığı tuvalet gibi (!) hem o kadar kocaman hayaller ki  Hınıs Hükümet Konağı’ nda olmayan kaymakamın yapamadığı bayanlar tuvaleti gibi(!) Ne ilginç değil mi hayallerini kurduğumuz şeye bakın böylesi bir ülkede başka ne hayaller kurulabilir ki…
 
Peki ya umutlanıp hayal kurdukta ne oldu? Hani kardeşçe yaşama adına hepimiz kardeştik. Hani açılımın içeriğini bilmesek de adı hoş gelmişti bize umutlanmıştık tıpkı Nimet Abla’ nın bayisinin önünde kuyrukta bekleyenler gibi. Umutlanmıştık tıpkı lise yıllarında aldığım biletlerdeki umutlu bekleyiş gibi.
 
Umutlanmıştık… Gelecek güzel günler bizim, hepimizin olacaktı.
Umutlanmıştık… Çünkü yemyeşil ovalarda top koşturacaktı çocuklarımız.
Umutlanmıştık… Dinine, ırkına ve düşüncesine bakılmadan herkesin yaşayabileceği yerden aydınlık sabahlara merhaba diyecektik…
Umutlanmıştık… Yaylalarımızda özgürlük rüzgarları esecekti.
Umutlanmıştık... İnsanların sırf düşüncesinden dolayı beynine, yüreğine, kalbine kelepçe vurulmayacaktı artık.
Umutlanmıştık… Kendi ülkemizde kendi toprağımızda işgal altında hissetmeyecektik kendimizi.
Umutlanmıştık… Köyümüze dönecektik, yaylamıza gidecektik, çimen tepe pınarında su içecektik.
Umutlanmıştım… Artık Hınıs’a gittiğimde beni yolda karşılayan asker değil dostlarım olacaktı.
Umutlanmıştım… Artık yolda araba durduran askerlerin çıkarın kimlikleri yerine kimlikleri ile sorgulanmayan bir ülkede yaşama umudu taşıyordum.
Ama hala bir milleti temsil eden bireyleri ellerinde kelepçelerle tek sıra halinde mahkeme salonlarına götürüyorsanız artık yarınlara umutlarla ne kadar bakılabilir bilmiyorum.
 
Elbette Cumhuriyet hepimizin ortak paydasıdır. Kültürel bir zenginliktir. Hepimiz bu coğrafyanın çocuklarıyız. Acısıyla tatlısıyla her konuda benzer duyguları hissediyoruz. Ancak önce 36 etnik parçaya böleceksiniz de sonra nasıl olup da bunu tek parça haline getireceksiniz. Sonra bu ülkede etnik aidiyet kimlik inkarı ve siyaseti yapacaksınız.
Yarın bir gün demezler mi birader siyasi hesaplaşmanın yeri mahkemeler değil sandıktır. Yarın bir gün demezler mi birader nasıl olur da koskoca bir bölgeyi temsil eden bir grubu yok sayacaksınız .
 
 
Ne oldu bütün umutlarıma rağmen günü geldi biletimde amorti bile çıkmadı.
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum