-
Mahmut ABİŞ

Mahmut ABİŞ

[email protected]

ÇOCUKLUĞUMUZ

03 Eylül 2009 - 00:00

Hayatımızın en güzel yıllarıdır çocukluk yıllarımız. Zaman geçtikçe özlediğimiz uyanmak istemediğimiz bir rüyadır. Hayatın anlam kazandığı kişiliklerin olgunlaştığı, ilerisi için umutlarımızın yeşerdiği, örfü ananeyi, iyi ahlakı öğrendiğimiz yıllar.
                Bazen asi bazen mazlum bazen çekingen ve ürkek bazen vurdumduymaz yaşadığımız çocukluğumuz. Hiç geçmesin dediğimiz çocukluk yıllarımızın maziye dönüp geçen o güzelim günlerini yâd ettiğimiz, buzun üzerindeki topaçlarda kalan çocukluğumuz.
                Bazen Neco’nun gölünde bazen Gurgurede bazen sarılı deresinde yüzmelere gittiğimiz, Ramazan akşamlarında teravih namazında büyüklerimizin yaptığı muziplikleri görmek için gittiğimiz camilerde kalan haşarı halimiz, Sorgusuz sualsiz en temiz duygularla yaşanan ilk aşklarımız, doktorculuk oynadığımız küçüklük mesleğimizde kalan adam olacak çocuk halimiz. İlk gittiğimiz okulumuz ve ilk öğretmenizi tanıdığımız, sevdiğimizin ismini kazıdığımız sırlarda kalan çocukluğumuz.
                Hiç bir ideolojisi olmayan hayatı en özgür duygularla yaşadığımız. Ayağımızdaki kara lastiklerin ısındığında mistik kokusunda kalan çocukluğumuz. Yâda yazın bostanlarda suç teşkil etmeyen salata hırsızlığında kalan. Loş ışıkta gaz lambasının altındaki kitaplarda bıraktığımız çocukluğumuz. Bayramlarda hayatımızın en değerli şeyi olan bayramlığımızın tarifi imkânsız mutluluklarında kalan çocukluğumuz.
                Hayatın ilk gurbetini yaşatan köyden ilçeye gelip yatılı okulda bıraktığımız çocukluğumuz. Yâda o yaşlarda ticaretle tanıştığımız çakmaklara gaz doldurup,boyacılık yaparak kazandığımız en anlamlı kazancımız olan ilk ticari deneyimizde kalan yıllarımız. İlk oyuncaklarımız o oyuncaklara verdiğimiz değerlerde kalan, bir çemberin peşinde koşturarak gecen zamanlarımız.
                Özgürce uçurtmalar uçurduğumuz hayatımızın sadece bir oyundan ibaret olduğunu düşündüğümüz halimiz. Bayramlarda öptüğümüz elin karşılığında almış olduğumuz harçlığın vermiş olduğu mutluklarda kalan ve hep tozpembe sandığımız, hayatın çarkında her gün ondan uzaklaştığımız çocukluğumuz.
                Yâda gözlerimizi açtığımızda babamızı ve annemizi göremediğimiz, sevgiden ve şefkatten uzak kalarak sorsalar tercih etmeyeceğimiz bir dünyada yaşamak zorunda kalarak yaşadığımız çocukluğumuz. İlk oyuncağımızın olmadığı, savaşların ortasında, oyuncak olarak bombalarla oynadığımız bir dünyada yaşamak zorunda kaldığımız çocukluğumuz.                Her şeye rağmen yaşlandıkça aradığımız, özlediğimiz, tekrar yaşamak için çok şeyler feda edeceğimiz çocukluğumuz. Eskimiş olsa da uçurtmalarımızın ipleri bizler zamana inat yinede uçuralım uçurtmalarımızı. En azından içimizdeki çocuğu hep canlı tutalım

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum