-

RENKLERLE DEĞİŞEN DÜNYA

Her türlü sömürüden uzak yalın, demokratik, topluma sözcülük edecek, olaylara tek taraflı bakmayan, doğruluk ve dürüstlük ekseninde devamlılığını idame ettirmeye çalışacağına inandığım bu oluşumun içerisinde bulunmaktan mutluluk duydum.

15 Aralık 2008 - 00:00
            
       Merhaba değerli dostlar;  
 
           Her türlü sömürüden uzak yalın, demokratik, topluma sözcülük edecek, olaylara tek taraflı bakmayan, doğruluk ve dürüstlük ekseninde devamlılığını idame ettirmeye çalışacağına inandığım bu oluşumun içerisinde bulunmaktan mutluluk duydum.
 
         Çoğumuz siyah beyaz televizyonun olduğu yılları hatırlarız. Hayatı siyah beyaz yansıtan, duyguların saf, temiz ve doğal olarak anlatıldığı yıllar…
 
         Bazen düşünürdüm siyah beyaz yansıtılan yılları ve çok monoton bulurdum. Sanki o yıllarda yaşayan insanların bu iki renkten başka renk görmediklerini düşünürdüm. Gülün kırmızısı, gökyüzünün maviliği ve fenerin sarı lacivert renkleri görünmüyorsa neye yarardı hayat.
 
         Sonra birden renklendi hayat. Siyah beyazın yerini gökkuşağı renkleri aldı. Güller daha kırmızı, gökyüzü daha mavi ve fenerin forması daha bir anlam kazandı hayatımda.
 
         Hayat renklendikçe daha güzel olmalıydı yaşam. Oysa öyle olmadı. Doğa o renklerle beraber bozuldu. Bu kez renkleri solduran hatta yok eden teknoloji ve insan oldu. Rengarenk çiçeklerin olduğu yemyeşil ormanların yerini yüksek binalar ve beton yığınları aldı. Oksijensiz bir hayata sürüklendi dünya.
 
         Siyah beyazlı yıllarda insanların düşüncesi de doğaya uyumlu olarak daha saf daha sadakatli, daha içten ve daha samimiydi. Bazen düşünüyorum insan teknolojinin olumsuzluklarına adapte olup, sadakat ve samimiyet kavramlarını unuttu diye. Ne değişti hayatımızda? Güllerin rengini yansıtmasa da siyah beyaz yıllar; güller o zamanda kırmızıydı. İnsan fizyolojik bir değişimde geçirmedi. Peki, neydi o zaman renklerle beraber hayatımızı çirkefleştiren, insanların menfaatine ve nefsine yenik düşüp hayata o pencereden bakmasına sebep? İnsanları gruplaştıran, iki kişinin bir araya gelip konuşamadığı her şeyin sahteleştirildiği, bir toplum olmamıza sebep?
 
           Neydi biliyor musunuz dostlar. İçinde bulunduğumuz yüzyılda değişen gelişen dünyada bu gelişimin ve değişimin farkına vardıkça hayata hep kendi penceremizden bakmayı öğrendik. Başkaları hiç umurumuzda olmadı. Saflığı, temizliği, dürüstlüğü geçmişte bıraktık. Bananecilik girdi hayatımıza bana dokunmayan yılan misali. En önemlisi menfaatlerimize ters düşen her doğruya yanlış dedik. Kısacası kendimiz soldurduk renklerimizi. İnanç kelimesini sorgular olduk. Hani hep deriz nerde eski bayramlar, eski dostluklar diye. Aslında hepimiz fakındayız olayın. Ama hiç hiçbir şey yapmıyoruz eski güzellikleri tekrar yaşatmak adına. Eski yapıları restore edip doğallıklarını koruyabiliyoruz. Maalesef insanları restore etmek gibi bir lüksümüz yok. Şunu yapabiliriz belki; dünya görüşümüzü hayata bakış açımızı restore edebiliriz. Birlik beraberlik içerisinde yapıcı, geçmişi unutmadan geleceğe umutla bakan bir hayat tarzıyla yaşamayı öğrenebiliriz.
 
           Renklenen ve değişen dünyada kimsenin renklerinin solmamasını temenni ediyor, saygılarımı sunuyorum.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum